D Harfi ile Başlayan Deyimler ve Anlamları
Devlet kapısı : Devlet dairesi. secdem.net
Devlet kuşu : Beklenmedik bir talih, bir iyilik.
Devlete konmak : Servete, makama ulaşmak.
Devran sürmek : Mutlu ve rahat bir şekilde yaşamak.
Dırdır etmek : Gereksiz yere ve uzun süre konuşmak.
Dış kapının dış mandalı : Çok uzak akraba.
Dibi görünmek : Bir kabın içindekilerin bitmek üzere olması.
Dibi kırmızı mumla (bal mumuyla) davet etmek : Birine, bir yere gelmesi için çok yalvarmak.
Dibi (dibini) tutmak : Pişen yemek karıştırılmadığı için yemeğin dibe yapışması.
Dibine darı ekmek : Eldeki para, mal gibi şeyleri tamamıyla harcayıp bitirmek.
Dik dik bakmak (süzmek) : Öfkeli bir biçimde, sert sert bakmak.
Dikkafalı : Bildiğinden şaşmayan, inadından vazgeçmeyen kimse.
Diken üstünde durmak (olmak, oturmak) : Tedirgin bir biçimde oturuyor olmak.
Dikili ağacı olmamak : Hiç bir varlığı , malı mülkü olmamak, yoksul olmak.
Dikine gitmek : Biriyle inatlaşarak , kendi bildiğinden şaşmamak.
Dikiş payı : 1. Kumaş biçerken dikiş için bırakılan bölüm. 2. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle gereğinden fazla tutulan miktar.
Dikiş tutturamamak : Bir işte uzun süre kalamamak.
Dikkat kesilmek : Bütün dikkatini belli bir işte toplamak.
Dikkate almak : Hesaba katmak, gereğini düşünmek.
Dikte ettirmek : 1. Birine bir şeyi yazdırmak için o şeyi yüksek sesle okumak. 2. Birine kendi isteklerini zorla kabul ettirmek.
Dil (diller) dökmek : Birini kandırmak veya yaranmak için güzel sözler söylemek.
Dil otu yemiş : Durmadan bıktırıcı konuşan, çenesi düşük.
Dil uzatmak : Bir kimse için kötü şeyler söylemek, iftira etmek,sözle saygısızlık etmek.
Dil yarası : 1. Ağır bir sözün meydana getirdiği kırgınlık. 2. Bir olayın gönülde bıraktığı acı.
Dilden dile dolaşmak (gezmek) : Bir kimse veya olay için ağızdan ağıza anlatılmak.Her yerde ondan bahsedilmek.
Dile düşmek : Dedikodusu yapılmak, adı kötüye çıkmak. secdem.net
Dile gelmek : 1. Daha önce konuşmayan bir kişinin konuşmaya başlaması. 2. Varlığını herhangi bir şekilde ortaya koymak. 3. Dedikodusu yapılmak. Düşünülmeden ağızdan çıkmak.
Dile kolay : Anlatılması kolay fakat yapılması, katlanılması güç durum.
Dili açılmak (çözülmek) : Birdenbire konuşmaya başlamak.
Dili ağırlaşmak : Hastalık nedeniyle güçlükle konuşmak.
Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak) : Koşmaktan, sıcak havada yürümekten, iş yapmaktan dolayı çok yorulup bitkin hale düşmek.
Dili dolaşmak (sürçmek) : Sözleri karıştırmak, yanlış söylemek.
Dili tutulmak : Aşırı korku, coşku, sevinç veya şaşkınlık sebebiyle birdenbire konuşamaz hale gelmek.
Dili varmamak : Kötü bir şeyi söylemeye yanaşmamak, sakınmak, söylemesi gereken bir sözü bir türlü söyleyememek.
Dilin kemiği olmamak : Bir şeyin ağızdan çıkması çok kolaydır. Söz söylemenin kolaylığına aldanıp düşünmeden konuşulmamalıdır.
Dilinde tüy bitmek : Aynı şeyi sürekli söylemekten bıkmak.
Dilinden düşürmemek : Aynı şeyi sık sık tekrarlamak, devamlı olarak aynı konudan bahsetmek.
Diline dolamak : 1. Bir kimseden, bir şeyden devamlı olarak bahsetmek. 2. Bir kimseyle her yerde kötüleyip durmak.
Diline düşmek : Yermek veya dalga geçmek amacıyla biri hakkında sürekli konuşulması.
Diline pelesenk (persenk) etmek : Bir şeyi gereksiz yere, sürekli, hiç ara vermeden konuşmak, diline dolamak.