İnce eğirip (eleyip) sık dokumak : Bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek.
İncir çekirdeğini doldurmamak : Çok az veya çok önemsiz, çok değersiz, üzerinde durulmaya değmez anlamında kullanılır.
İnsafa gelmek : Acımasız, merhametsiz davranmaktan vazgeçmek.
İnsan eti yemek (çiğnemek) : Bir kimsenin arkasından konuşmak, dedikodusunu yapmak.
İnsan evladı : İyilik yapan, iyiliği bilen, soylu kişi.
İnsan içine çıkmak : Toplum içine karışmak, etrafındakilerle dostluk kurmak.
İnsan (adam) sarrafı : İnsanın kişiliğini, huyunu bir bakışta anlayan kimse.
İnsanlıktan çıkmak : 1. Çok zayıflamak. 2. İnsana yakışmayan söz ve davranışlarda bulunmak.
İnzivaya çekilmek : Çevreyle olan ilişkisini keserek yaşamak.
İpucu vermek : Bir işin meydan gelmesi, içinden çıkılabilmesi için bazı önemli noktalarını söylemak. Aranılan bir şeyi bulmaya yarayan bir bilgiyi vermek.
İpe çekmek : Asarak öldürmek.
İpe sapa gelmemek : Akla yakın olmayan ve birbirini tutmayan.
İpe un sermek : Geçersiz bir takım sebepler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.
İpin ucu birinin elinde olmak : İşi biri yönetir, çevirir olmak.
İpin ucunu kaçırmak : Bir işin hakimiyetini elinde tutamayacak duruma düşerek çıkmaza girmek.
İpini koparmak : Başıboş kalmak.
İpiyle kuyuya inilmemek : Güvenilmemek, itimada değer görülmemek.
İplemek : Önem vermek, itibar etmek.
İpliği pazara çıkmak : Ne olduğu anlaşılmak, yaptığı kötülükler çevresi tarafından anlaşılmak ve bu yüzden küçük düşmek.
İpsiz sapsız : 1. İşsiz, güçsüz. 2. Kimsesiz. 3. Birbirini tutmayan anlamsız, yersiz söz.