Bu Nasıl Delilik

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BU NASIL DELİLİK?
Vaktiyle dertli adamın biri :

—    Âh, diyordu, bir akıllı arıyorum, fakat bulamıyorum. Bir «kıllı bulsam da müşkülümü halletsemi…

Biri ondan bunu duyunca dedi ki:

—    Ey temiz er!. Bizim şehirde kendisini deliliğe vuran biri var. Bir sopaya biner, sokak sokak çocuklarla beraber koşar, durur… Rey ve tedbir sâhibi birini arıyorsan ona git…
—    Ben, dedi, evlenmek istiyorum, fakat nasıl bir kadın alayım?

DeÜ atını bir kere daha zıplatıp dedi ki:

—    Ey hoş adam!… Dünyada üç türlü kadın vardır:

Biri dert,

Biri mihnet,

Biri ziynet…

Birincisini alırsan sana yâr olmaz… Vefâsım göremez, saf asım süremezsöı… Onun peşine düşme…

İkincisi: Yansı şenindir, yansı senden gayrinin…

Üçüncüsü: Tamâmiyle şenindir. Sen onunla hemdem olmaya baki…

Deli yine sopadan atım mahmuzl ayarak sokak sokak koşmaya başladı. Adam da ardınca koşuyor ve bağırıyordu :

—    Dur hele!… Hiç değilse şunu bana etraflıca anlat… Bu üç çeşit kadın kimlerdir?

Deli atının gemini çekti, gözlerini yabancı adama dikip tane tane anlatmaya başladı •

Birincisi çocuklu dul kadındır ki, bütün sevgisi ve bütün gönlü ilk kocasından olan evlâdındadır… Hâtıraları tam&miyle çocuğu ile onun babasına gider… Onun için sana tam bir yâr olmaz…

İkincisi: Sadece dul kadındır. İlk kocası ile geçirdiği günleri düşünür ve hep eski hâtıraları yaşar. Bu bakımdan yansı senin, yansı da eski efendisinindir…

Üçüncüsü: Bâkire kadındır. O açılmamış taze bir gonca gibidir ki, her şeyi ile sana aittir…

Delinin bu sözleri adamın yüreğine kurşun gibi ini-vennişti. Ne var ki, deli yine sopadan atım sürüp çocukların arasına karışıverdi. Adam tekrar ardınca koştu:

—    Ey yüce er, dedi, dur!… Bir sualim daha var!…

Deli« başım bir arslan gibi dik tutup bağırdı:

—    Ne de çok sual soruyorsun!… Çabuk söyle, nedir? Çünkü oyunum gecikti, top oynayacağım!…

Adam:—    Ey iş bilen tabib, dedi, bu kadar akıla, bu kadar bilgiye ve tedbire sâhip olduğun halde bu delilik oyunu nedir?

Delilik maskesi altındaki veli dedi ki:

—    Bu şehrin külhanbeyleri beni şehirlerine kadı yapmak istediler, reddettim. Kabul etmediler. Senden daha bilgin, daha akıllı ve tedbirli birini nasıl buluruz, diye üstüme üstüme geldiler. Baktım, velilikte ellerinden kurtuluş yok, deli oldum. Kadı olmaktansa deli olmak evlâdır…

Bunun üzerine adam yollan eline dolayıp o şehre gitti… Sordu, soruşturdu ve delilikle nam vermiş zâtı buldu…

Gerçekten yaptığı işler akıllı insanların yapacağı iş değildi. Bir sopaya at diye binmiş sokak sokak sürüyordu…

Uzaktan onu gördü. Durup bir zaman seyretti, sonra seslendi:

—    Ey sopayı at edinen, bir an için atını bu tarafa sür!…

Deli başım çevirip sesin geldiği tarafa baktı ve atım son sür”at sürerek ona geldi. Yerinde zıplayarak, kişneyerek, yerleri eşerek, şaha kalkarak manevralar yapmadaydı :

H Çabuk, dedi, söyle… Atım çok huysuzdur, seni tepeler!…

Adam fır fır dönen gözlerle ona baktı. Gönlündeki Sim söylemeğe imkân bulamadı. Fakat l&f olsun diye:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir