Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla ( işit, dinle) : Düşüncelerimi doğrudan ona söyleyemiyorum, bu düşüncelerim sana değil onadır, anlamında kullanılır.
Kim kime dum duma : Kimsenin kimseden haberi yok, ortalık karmakarışık bur durumda, anlamında kullanılır.
Kim vurduya gitmek : Bir kargaşa veya kalabalık içinde öldürülen veya vurulan kimsenin, kimin tarafından öldürüldüğü veya vurulduğu anlaşılmamak.
Kime niyet, kime kısmet : Yapılan bir şeyden kimin yararlanacağı belli olmaz, o yararlansın diye yapıldı ama başkası yararlandı.
Kimi kimsesi olmamak : Yakınları, koruyucusu bulunmamak.
Kimin arabasına binerse onun türküsünü çağırmak (düdüğünü çalmak, öttürmek) : Kimden çıkar sağlarsa, onun hoşuna gidecek biçimde davranan dönek ve dalkavuk kimseler için kullanılır.
Kimin parası (devesi), kimin duası : Hayatta, zenginin parası, fakirin duası ile iş yapılır, hayır görür.
Kimseye eyvallah (minnet) etmemek : Hiç kimseden iyilik veya yardım beklememek.
Kin beslemek (tutmak) : Birine karşı öç alma duygusu beslemek.
Kinayeli konuşmak : Üstü kapalı sitem etmek.
Kirli çamaşırları ortaya dökmek (sermek) : Ayıp, kusur ve suçlarını açıklamak.
Kirli çıkı (çıkın) : Başkalarına parasız olduğu hissini verdiği halde çok parası olan.
Kitaba el basmak : Kutsal kitap Kur’an veya diğer kutsal sayılan kitaplar üzerine elini koyarak yemin etmek.
Kitaba (kitabına) uydurmak : Kanunsuz bir işi, kanunlara uygunmuş gibi göstermek.
Kocakarı ilacı : Tıp bilgisine dayanmayan, daha çok halk kültürüne dayanan ve halk arasında yaygın olan ilaçlar.
Kocaya varmak : Kız için; evlenme, Kodesi boylamak : Hapse girmek, cezaevine girmek.
Kof çıkmak : 1. Bilgisiz, değersiz bir kişi olduğu ortaya çıkmak. 2. İçi boş çıkmak, çürük çıkmak.
Kokusu çıkmak : Bir şeyin hilesi, sırrı ortaya çıkmak.
Kokusunu (kokuyu) almak : Gizli tutulan bir şeyi öğrenmek, sezmek.
Kol gezmek : Güvenliği korumak amacıyla dolaşmak. 2. Bir kişi ya da bir şey için; gücünü ve etkinliğini sürdüren bir durum göstermek.
Kol kanat germek (olmak) : Bir kimseyi korumak, yardımcı olmak.
Kolaçan etmek : Çevrede dolaşmak, olup bitenleri anlamaya çalışmak.
Kolları (paçaları) sıvamak : Bir işe tüm gücüyle başlamaya hazırlanmak.
Koltuk vermek (koltuklamak) : Bir kimseyi yüzüne karşı pohpohlamak, övmek.
Koltukları kabarmak : Kendine veya yakınlarına yapılan övgüden kıvanç duymak, gururlanmak.
Kolu kanadı kırılmak : Bir şey yapamayacak duruma düşmek, parası ve yardımcısını yitirdiği için çaresiz kalmak.
Kolunda altın bileziği olmak : Kazanç sağlayacağı bir mesleği olmak.
Korktuğu başına gelmek (korktuğuna uğramak) : Düşünülen kötü durum başına gelmek.
Kotarmak : Bir işin üstesinden gelmek, sonuçlandırmak.
Koynunda yılan beslemek : İyilik yaptığı bir yakınından kötülük, zarar görmek.